tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

İslam’da model-literal kavramı-II

İslam’da model-literal kavramı-II
09.03.2022
A+
A-

Burada ‘mucize’ aramaya gerek olmadığı gibi, aynı işlemi kendi dünyamız için yapmakla da, Kur’an’ın evrenselliğini ortaya koymuş olabileceğini açığa çıkarır. Bu, Kur’an ifadelerinin, kendi tarihselliğini yaşayan insanla yüz yüze getirilmesidir. Böyle yapmakla ne Sünnet’i ne de geleneğimizi kaldırıp atmış oluruz, aksine ‘Kur’an’ı asrın idrakine söyletmiş’ oluruz. Yine bu, Kur’ân’ın ‘ey insanlar’, ‘ey iman edenler’ çağrısına uygun olduğu gibi, ‘İlahî dinlerin’ özüne ve tarihselliğine de daha uygundur. Zaten evrensellik/fıtrîlik de bu değil mi? Hepimiz ‘değişmeyen şeyin değişmek’ olduğunu kabul ettiğimize göre, değişime ayak uydurma ve ondan geri kalmama durumunu gerçekleştirme hususunda da gerekli çabayı sarf etmeliyiz. Burada kendimize sormamız gereken soru şu olmalıdır: “Ben Kur’an’ı ve Hz. Peygamber’i örnek alıyorsam, onları çağımızda nasıl yorumlamalıyım ve hayatıma nasıl aksettirmeliyim?” Keza, ‘Kur’an’ın sunduğu tarihin derinliklerinde bulunan modeli, şu andan yola çıkarak mı, o zamandan yola çıkarak mı anlamalıyım?’ Hangisi olursa olsun, bir doktriner yapı (sistem, ideoloji) toplumda yer tutmak istiyorsa, öncelikle toplumun pratiklerine müdahale etmeli ve alternatifler sunmalıdır. Sistemin doğrulana bilirliği pratik alanda uygulanabilirliğiyle ölçülür. İslam, sunduklarıyla bir bütünlük içeriyorsa (mesela, ekonomi, hukuk, eğitim, devlet vs bakımından), toplumun pratiklerine uyabiliyorsa, sorunlarına çözüm üretip cevap verebiliyorsa, reel dünyada da sınanarak geçerliliğini gösterecektir. Kur’ân nazil olduğunda, toplumda cârî olan birçok şeyi -ibadetten hukuka vs.- devam ettirmiş veya ıslah ve yeniden vaz’ yoluyla ‘yürütme’ye koymuştur. Kur’ân ‘ilk dönem’de bunu başarmış ve toplumla uyum halinde kabul görmüştür. Hz. Peygamber, bunu pratiğe aktarmış ve etrafındakilere örnek olmuşken, ilk halifeler de aynı şeyi kendi toplumları için ve nihayet müçtehitler de aynı şeyi kendi dönemleri için yapmışlardır. Buradan yola çıkarak Kur’ân’daki temel sosyal ve hukukî pratiklerin ‘yasama’ değil ‘yürütme’ veya ‘anayasal’ değil ‘yasal özellikte olduğunu söyleyebiliriz. Kur’an’daki açık hukukî hükümleri ‘yürütme’ kabul etmek, onun evrenselliğini/fıtrîliğini de doğrular ve “Kur’an’da anlatılan kavramları temel prensip olarak kıyamete kadar asrın idrakindedir, fakat bir de diğer açıdan baktığımızda unutmamamız gereken, her dönemde uygulanacak olan, Kur’an’ın zahir anlamı/şekli ise, Hz. Peygamber’in Kur’an’da belirtilmeyen hususlardaki tasarrufları nasıl anlaşılabilecek? Mesela Kur’an’da zekât verilmesi emredilmiş, fakat verilecek miktar belirtilmemiştir.

DEVAMI GERÇEK TARİH DERGİSİ MART 2022 SAYISINDA

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.