Sahte çoğunluktan, hakiki çoğunluğa
“Eski Roma’da ölmek, “ad plures ire“ (çoğunluğun arasına karışmak) demekti.” (Elias Canetti, Ölüm Üzerine, s.123)
Şehrin en kalabalık meydanında yürüyorum. Bu meydanı bir de sabah görmelisiniz… İlk aydınlığın üzerinden ağır ağır kalkan kül rengi sisin içinden, gümüş renkli güvercinler yağar insanın yüzüne. Bunun için sabahın içinde çınlayan bir otomobil kornası yahut işine yetişmeye çalışan insanların sırayla ilerleyen ayak sesleri kâfidir. En ufak, en olağan bir ses ile başlar bu telaşlı güvercin yağmuru… İlerleyen saatlerde yine bu meydanda toplanacak kalabalığın hayalini selamlarlar.
Köşedeki çay ocağında öğlen miskinliğini tatlı bir şeker misali ince belli çay bardaklarında eriten adamlar. Cıvıl cıvıl gençler, ihtiyarlar ve dinç insanlar. Adına sosyal yaşam denilen sahte çoğunluk, bu meydandan akmaktadır. Her ne kadar çoğunluğun içinde gizlenmiş aynılığı taşısalar da, aslında hepsi de farklıdır. Aynı telaşa ve belki de bazı meseleler karşısında aynı duruşa sahip görünebilirler, olsun… Farklılık içindeki sıradanlığın ve hatta daimi hareketin içindeki durağanlığın garip misalidir bu… Sahte çoğunluklar hep böyledir. Her nevi çoğunluğun damarlarında belli hususiyetler, kendilerine has tavırlarıyla, tek bir vücudun içinde donanmış gibi olsalar da böyledir.
Bu sahte ve aslında mecburi çoğunluğun arasına gündelik heyecanlarla katılırız. Onda erir, onda güçlenir, onda yalnızlaşır ve onda nefes alırız. Meydanlardan süzülür, tenha yerlerde irkilir ve her akşam sığındığımız ana rahmi yuvamıza istirahatin iştahıyla döneriz. Ezelden ebede hep aynı dönüşün süreğidir bu.
Ilık ve ağır bir yorgan içinde ilk uykumuz gibi uyuruz kimi zaman. Huzurumuz hep aynıdır. Acılara tepkimiz yahut teslimiyetimiz, isyanımız, dirilişimiz, unutuşumuz, hatırlayışımız ve idrakimiz, topyekûn yaşam telakkimiz; hep aynı kaynağın, şırıl şırıl akan ve faniliği anlatan uysal cümlelerini mırıldanır. Bir yandan da çoğunluğun içindeki tekliğin, farkına varılmayan, varılamayacak olanın hüviyetidir bu…
Vicdanlarımız aynı sızıyla kanar, zulmümüz aynı hırsın zehirli şiddetiyle büyür. Yumuşayan kalplerimiz aynı merhametten alır hazin yangınını. Tıpkı bu yürüdüğüm meydan gibidir insanlık tarihi. Aynı ama her daim farklı olan insanlar gelip geçer tarih meydanından. Tekerrür de burada başlar. Tazelenen ve teferruatı ile aynılaşan curcunalar, toprağın sakinliğine bürünür… Toprak sakinleştirir insanı. Her daim kendisini gösteren, yaşatan bu sahte aynılık orada hakikatine kavuşur.
Ölüme de yüzümüzü böyle dönmüşüzdür işte. Yaşamın üzerimize incecik bir yelek gibi giydirdiği, rengi sıradan lâkin dikişi farklı bir işçilik olan hırkasını çıkarır, ölümün geçmiş zaman kumaşından ilmek ilmek örülmüş aynılık hırkasını giyeriz. Ölmüş olanın sıfatı, bir zamanlar olmuş olan varlığıyla Fransızca; “Absent” kelimesindeki “var ama yok” manasına çekilir… Çekilir ve böylece geçmiş zaman ağırlaşır ölenin aynılığında. Artık sadece tek bir çağrışım olsa da, büyük ve mana dolu bir külfet vardır ortada.
Farklılıklar ve bir yandan da çoğunluk yanılsaması bitmiş, şüpheye mahal vermeyen o kat’i çoğunluğun hakiki güneşi doğmuştur. Ölen, çoğunluğun; farksız, ciddi ve ezelden beri aynı olan kaderini yaşamaktadır. Sahte çoğunluğun içinden hakiki çoğunluğa karışmıştır o. Onda arınmış, emaneti bir kalıp gibi benliğinden sıyırmıştır. Tavsif edilemeyen bir vasfa sahiptir. “Çoğunluk” şimdi tepeden tırnağa kendisidir.
Şehrin en kalabalık meydanında yürüyorum… Adımlar, yüzler, sesler hep aynı. Geçen saatler hep aynı dairevi hükmünde ve gümüş renkli güvercinler her sabah aynı telaşla yağıyorlar insanın yüzüne… İyi ki hakiki çoğunluk var! Yoksa güvercinlerin her sabah hayalini selamladığı kalabalıkların baş döndüren sarhoşluğundan, zamanın ötesinde, tenha ve rutubetli bir karanlığın içinde, başlarında, sonsuzluk vehminin katıksız bir altın parçası gibi parladığı ateşlerle sıra sıra yanan ve gümüş şamdanlar içinde damla damla eriyerek müddetini bekleyen; o aynı, o hep bir nizama tâbi mumlar gibi duran o hakiki çoğunluğu başka nasıl hatırlayabilirdik ki?
Selimcan Yelseli – gercektarih.com.tr