tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Mehmet Poyraz

Gazeteci ve Araştırmacı Yazar

Tifüs salgını karantinaya neden olmuştu

22.07.2023
A+
A-

Polis fukara mahallelerde konutları denetlerken sinemalar ve kahvehaneler de kapatılır. Üstü başı kirli insanlar saçları kestirilip hamama götürülür.

Tifüs hastalığı uzun yıllar dünyanın başına bela olmuştur. Özellikle savaş dönemlerinde ortaya çıkan bu hastalık Milli Mücadele döneminde de kendisini göstermiştir. Anadolu insanı bir yandan düşmanla mücadele ederken diğer yandan da tifüs belasıyla uğraşmaktaydı. Milli Mücadele döneminden İkinci Dünya Savaşı’na kadar Türkiye’de kendisini ara ara gösteren tifüs 1935 yılının bahar aylarında Konya’da bir köyde ciddi şekilde ortaya çıkar ve 13 kişi hayatını kaybeder. Yetkililer korumaya ve tedaviye başlarlar. Karantinaya alınan köyün her tarafına kireç serperler. İki doktor ve beş sıhhiye memurunun görevlendirildiği köye 20 kilo kadar ilacın yanı sıra bir de berber gönderilir. Köyde kim var ise, kadın erkek çocuk herkesin saçı sıfır numara makine tıraş edilir.[1]

İkinci Dünya Savaşı’na kadar ara ara ortaya çıkan tifüs vakalarının sayısı yıllık 485 rakamına denk gelir. Savaşın patlak vermesiyle, 1939 – 1942 yılları arasında ortalama tifüs vaka sayısı 764 olur. 1943’ün ilk çeyreğinde vaka sayısı artmaya devam ederek Nisan ayından itibaren salgına dönüşür.[2] Mayıs ayında tüm yurtta 935 olan vaka sayısı, Haziran ayında 785’i bulur. Bunun 126’sı İstanbul’da görülür.[3]

Lekeli Humma adıyla da bilinen tifüs salgını için 14 – 17 Haziran 1943 tarihleri arasında komisyon toplanır. Salgınla mücadele için tespitler yapılır ve çalışmalara girişilir.[4] Dönemin tıp bilgisi ve imkanları dahilinde tifüsle mücadele daha çok temizlik üzerineydi. Tifüs bitlerle bulaşıyordu, su kesintileri ve sabun kıtlığı salgını önleyemiyordu. Toplu taşıma araçları sık sık temizlenir. Salgının bulaşma riskine karşı olağan üstü tedbirler alındı. Bunlarda n biri de döneme göre hayli lüks olan telefon idi. Tifüs hastalarının daha kolay ihbar edilmesi için özel bir telefon hattı da kurulurken, özellikle İstanbul’da sosyal yaşamda kısıtlamalar ve müdahaleler de olur.[5]

1943 yıllarında eskicilerin dolaşmasına yasak getirilir. Fukara mahallelerde kahvehaneler ve sinemalar kapatılır. Fakirlerin oturduğu evler polis tarafından denetlenir. Arabacılar, berberler, hamallar, gıda satışı yapan esnaflarda denetlemeye tabi tutulur. Potansiyel tifüslü sayılan üstü başı kirli insanlar, hamallar, sokak çocukları, kimsesizler ve dilenciler toplatılarak berberlerde saçları kesildikten sonra hamamlarda yıkatılır. Tren ve vapurla İstanbul’a gelen yolcular karantinaya alınıp sağlık kontrolünden geçirilip temizlenir. Kalacak yeri olmayan üstü başı kirli yolcular ise geri gönderilir. Bu durum 1945 yılına kadar az veya çok böyle sürer gider.

1939 yılında İkinci Dünya Savaşı’na doğru gidilirken, Amerika Birleşik Devletleri’nde tifüs salgınından kurtulmak adına DDT maddesi imal edilmiştir. İlk defa ABD’de üretilmesinin ardından İngiltere’de de üretilmesine başlanır. Amerikan ve İngiliz askerlerinde bitlenmeyi ve tifüsü önlediği ispatlanan DDT maddesi Türkiye’de 1945 yılında savaşın sonlarına doğru üretilmeye başlanır.[6] Bir müddet sonra aşının yaygınlaşmasıyla tifüsten pek eser kalmaz.

MEHMET POYRAZ

Dipnotlar:

[1] – Bir köy halkının saçları tamamen kesildi, Cumhuriyet, 16 Mayıs 1935.

[2] – Ragıp Üner, Tifüs hastalığı ve tedavi çareleri, Cumhuriyet, 27 Şubat 1945.

[3] – Haziranda 785 Tifüs vakası görüldü, Vakit, 2 Temmuz 1943.

[4] – Tifüs mücadelesinin ana hatları, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti Yayını, Ulusal Matbaa, Ankara, 1943, s. 1-18.

[5] – Prof. Dr. Nil Sarı, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’de Sağlık, Derin Tarih Özel Sayı: 11, Nisan 2018, s.199.

[6]– Bir profesörümüzün kıymetli başarısı, Cumhuriyet, 3 Şubat 1945.

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.