tarihkitapbiyografimehmet poyrazmustafa armağandergi

Selimcan Yelseli

Sanat Tarihçi/Yazar

Medeniyet ve şiir: Ölümü şiir kılmak

29.06.2022
A+
A-

Bir derin nefes çekip, destanlar, koşuklar, türküler, şiirler söyledik… Taçkapılar, kubbeler, asırlık yapıyı taşıyan sütunlar dize dize düştüler toprağın bağrına. Gözlerimiz kimi zaman şöyle hasretle baktı onlara, kimi zaman övündük onlarla. Durduk, düşündük, sevindik, şiirler söyledik. Kimi zaman ecel şerbetini cenk meydanında şiirlerle içtik. Kimi zaman göğsümüzde yaralarla birer şiir olduk.
Ücra Anadolu köylerinde, ayazın damarda akan kanı donduran soğuğunda, şiirlerle ısındık. Ellerimiz birer buz parçası, yüzümüz bozkırı ısıtacak güneşe hasret yürüdük. Kimi zaman şehirlerin ortasında, toprağın bereketine hasret; doğduk, büyüdük, yaşadık ve öldük.
Medeniyetimiz ölümü bile şiir kıldı.
Bir bakarsınız Anadolu’nun bir köyünde eski bir mezar taşı; “Beni kıl mağfiret ey Rabbi Yezdân” diye başlar, “Bi hakkı arş-ı âzamın nurudur Kur’an” diye devam eder. Ardından kabir ziyaretinin ehemmiyetinden bahseder; “Gelüp de kabrimi ziyaret eyleyen ihvan, ideler ruhuma bir fatiha ihsan” der. Böyle sakince, sessiz sedasız akan bir şiirde, kafiye kafiye ölümün nabzını duyarsınız.
Şehrin en eski mezarlıklarından geçerken, bir köşede mahzun kalmış eski bir mezar taşında ölümün ne denli zamansız olduğunu bir kez daha okursunuz kimi zaman; “Nev civânım uçdu cennet bağına, derdi kaldı valideynin yanına” der. Yarım kalmış bir ömrün, en şiirsel ifadelerinden biridir bu dizeler.
Bazen mezar taşlarından uhrevi bir temenni değer yüzümüze. Bitecek olan bir ömrün sonunda, geçici olandan sonsuz olana erişmenin ve akıbetin taşa işlenmiş duasıdır bu; “Fenâdan bekâya eyledi rıhlet, ide kabrini Hakk ravza-i Cennet” der. Bir göz atınca hemen yanı başındaki başka bir mezar taşı, yine başka bir temenninin, emeli yarıda kalmış, dünyaya doyamamış birinin sesi olur; “Derdine dermân bulmayan, Dünyâsına doymayan muradına irmeyen, Mevlam murâdını âhiretde virsün”.
Bir bakarsınız, çiçek motifleriyle süslü, o nazif mezar taşından, ölümün zamansız gerçekliğini tatmış, genç yaşta ecel şerbetini içmiş bir bahtsız dile gelir de söyler… İlelebet duyulacak ve ebediyen taze kalacak olan sıcak bir nefes gibi değer yüzümüze şu şiir; “Âh ile zâr kılarak tâzeliğime doymadım, Çün ecel peymânesi dolmuş murâd almadım, Hasretâ fâni cihânda tûl-ı ʻömr sürmedim, Firkatâ takdîr bu imiş tâ ezelden bilmedim”.
Bazen ölümün hepimiz için olduğunu ihtar eder mezar taşları. Ölümün –ekseriyetle- varlığını unuttuğumuz hayat telaşı içinde, bir ağacın asırlık gövdesine baş koymuş bir mezar taşı, şu manzum ifadelerle hakikati söyler bize; “Ayn-ı ibretle nazar kıl, Şu mezârım taşına, Kişi bilmez ne olacak, Gelmeyince başına”.
Özellikle 17 ve 18. yüzyıl mezar taşlarımız ölümü anlatan, eski Türkçe ile yazılmış, birbirinden nefis şiirlerle doludur bizim. Hat sanatının o müthiş kıvrımları ile taşa ne şiirler işlenmiştir. Yine 19. yüzyıl mezar taşlarımız, barok motifli süsleme unsurlarıyla, naturalist üslupta bitkisel ögeleriyle ve hat sanatının muhteşem örnekleri ile şairlerin manzum şiirlerine ve ebced hesabıyla tarih düşürmelerine rastlayabileceğimiz birer sanat eserleridir. Şairler, özellikle 19. yüzyılda mezar taşlarına yazılacak belli şiir kalıplarından sıyrılmış ve birbirinden güzel dizeleriyle mezar taşlarını şiirlerle donatmışlardır.
Bendenizin bir hatırasından da bahsetmeden geçemeyeceğim. 2020 yılının 1 Mart günü babamı Bursa Kayhan Camii’nden ebediyete uğurlar iken, caminin haziresinde bulunan bir mezar taşının kitabesi, o günün hüznünden midir, yoksa ölümü ilk kez bu kadar yakinen müşahede ettiğimden midir bilmem, dikkatimi ilk çektiği an, bir okuyuşumda aklıma satır satır kazınmıştır. Güzel bir ta’lik hat ile yazılmış, 18. yüzyıla ait bu mezar taşının kitabesindeki şiir, dünyanın geçiciliğine, ölümün ne denli bir ibret vesikası olduğuna şu müthiş ifadelerle nasıl da güzel değinmiştir; “Hüve’l Bâkî/Bu dünyada bulmadım hiç râhâtî / İhtiyar etdim anınçün gurbeti/Kimse gülmez kimse dahi gülmeye/Zevkine değmez cihanın mihneti/Dâr-ı dünya bir misafirhanedir/Aklı olan alsın benden ibreti/Yenişehir Fenar Müderrislerinden Kurrâ Hafız/Hoca Mehmed Efendi Ruhuna Fatiha/Sene h:1307” (m:1889)

DEVAMI GERÇEK TARİH HAZİRAN 2022 SAYISINDA

Yazarın Diğer Yazıları
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.